HABERLER

“Dünya lüks çikolata pazarının liderliği artık Türkiye’nin elinde”

Ülker İstişare Konseyi Üyesi ve grup Sözcüsü Metin Yurdagül. Godiva’nın Ülker Grubu’nca satın alınmasını bu sözlerle yorumluyor… Yurdagül’le Godiva’nın satın alınmasına dair merak edilenlerden Ülker’in yeni yatırım planlarına. Sabri Ülker’in ticari başarı sırlarından spordaki sponsorluklara kadar pek çok konuyu konuştuk.

Ülker, Godiva’yı satın almasıyla küresel ekonomik bir aktör olma yolunda önemli bir adım attı. 850 milyon dolarlık bu satın alma işleminin maliyeti özkaynaklarınızla mı karşılandı yoksa kredi mi kullandınız?

Bu konuyu isterseniz biraz açalım. Bazı beyanlar yanlış anlaşıldı. Her şeyden önce şunu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Ülker almadı Godiva’yı. Godiva’yı alan Yıldız Holding’dir. Yıldız Holding kimdir derseniz, şu anda grubumuz içinde bulunan 65 kadar şirketin çatı şirketidir, yani holding şirketidir. Ülker ismini neden kullanmak istemiyorum burada özellikle? Çünkü Ülker Bisküvi A.Ş. halka açık bir şirketimiz. “Ülker aldı” dediğimizde borsa hopluyor, zıplıyor. İki, Ülker adlı bir şirketimiz daha var; Ülker Çikolata A.Ş. Onu da halka açma çalışmalarına başladık. Zaten onun hakkında da fazla konuşmuyoruz prosedür başladığı için. Bu nedenle Godiva’yı alan Ülker değil, Yıldız Holding.

İkincisi, alış fiyatı 850 milyon dolar, doğru. Fakat burada da küçük bir düzeltme yapmak lazım; ABD kanunlarına göre yurtdışından bir alım yapılırsa ve bir avantaj sağlanıyorsa bu bir vergi avantajıdır. Yani ileriki senelerde, sahip olduktan sonra, 2007’den başlayarak kar ettiğimizde, karımızın 100 milyon dolar civarındaki bir tutarı düşecek. Böyle bir avantaj var. Dolayısıyla bize 750 milyon dolara, hatta bazı düzeltmelerle daha da düşük bir fiyata mal oluyor. Üç; henüz daha “closing” gerçekleşmediği için şirketin parasını vermiş değiliz. Bu iki aylık bir zaman alacaktır, belki daha da fazla. Çünkü ABD’de bürokrasi var, Türkiye’de de bürokrasi var. Bilmiyorum belki Belçika bağlantısında da çıkabilir. Bunların hallolması zaman alacak, ondan sonra parayı vereceğiz. Parayı peşin vereceğiz, yani bir defada. Bu parayı Yıldız Holding kaynaklarından temin etmemiz mümkün. Ama bankalar da kredi vermek için bize müracaat ediyorlar.

Peki Godiva’nın alınmasından sonra Ülker’in dünya çikolata pazarındaki yeri ne olacak?

Şöyle ifade etmek lazım: Ülker Türkiye’de dev bir kuruluş, kuruluşlar topluluğu. Çikolatada Türkiye’de yüzde 57 civarında payla Pazar lideriyiz. Bunun ciro büyüklüğü aşağı yukarı 750 milyon dolar civarında, yani neredeyse Godiva’nın dünyada yaptığı ciroya eşit. Hatta biraz daha fazla… Şimdi durum bu olunca, Godiva’nın alınmasıyla dünya çikolata pazarında taşların yeri nasıl değişti diye bir hesap yapmak zor. Dünya çok büyük. Godiva global büyüklükte bir firma, bir dünya devi. Ama kendi sahasında dünya devi. Yani bir Nestle gibi, bir Ülker gibi, bir Mars gibi “mass production” ve dağıtım yapan bir firma değil.

Onun yerine “Premium” çikolata üreten bir firma olarak geçiyor sanırım…

“Premium” ve “Super Premium” diye adlandırılan sahada faaliyet gösteriyor. Onun için dünya çikolata pazarında böyle bir “birleştirme” yapmak mümkün değil. Ama Godiva “Premium” ve “Super Premium” pazarında lider. Durum bu olunca, bu pazarda dünyada bir değişiklik olmayacak. Godiva sadece el değiştirmiş oldu. Eğer söylemek caizse, bu pazarın liderliği Türkiye’nin elinde.

Ülker 5 ve 10 yıllık planlarında nerede olmak istiyor Türkiye ve dünya pazarında? Gerçi Türkiye pazarındaki hedefinizi tahmin etmek zor değil tabii…

Türkiye pazarında liderliğini kaybetmemek; liderliğini güçlendirmek diyelim. Ama biraz daha dar bir çerçevede söylemek gerekirse, biz geçen sene koyduğumuz hedefleri neredeyse tutturduk ve bu sene de buna devam ediyoruz. Neydi bu hedefler? Gıdaya odaklanmak. Gıda dışındaki faaliyet alanlarımızdaki ortaklıklarımızı küçültüp, onları bir iştirak haline sokup gıdaya odaklanmak… Bizim ana işimiz gıda. Ne yaptık geçen sene toparlayacak olursak; Türkiye Finans Katılım Bankası’ndan çekildik; orada iştirakçiyiz şu anda. Fon Leasing’den çekildik; iştirakçiyiz şu anda. Tire Kutsan’dan çekildik; iştirakçiyiz şu anda. Ama bunun yerine ne yaptık? Gıdada çok büyük bir dünya devini satın aldık, yani gıdayı daha zenginleştirdik. Birinci olarak söylemek istediğim bu. İkinci olarak; biz zaten bir süreden beri bölgemizde bir güç olma peşindeyiz kendi kategorimizde. Kategori derken bisküvi ve bazı yerlerde de çikolatadan söz ediyorum. İşte, Kazakistan var, Romanya var… Romanya’da mesela sırf bisküvi var, başka yerlerde çikolata da var. Şimdi biz bu bölgesellikten dünyaya geçmek istiyoruz. Dünya oyuncusu olmak doğrultusunda Godiva bizim için iyi bir fırsat. Yani sorunuzun cevabı; biz önümüzdeki yıllarda daha başka dünya şirketleriyle globalleşme yolunda daha hızlı yürümeye başlayabiliriz.

İlgilendiğiniz başka şirketler var mı peki?

Olabilir, her şey olabilir. Şu anda bugünden yarına söylenecek bir şey yok ama her şey olabilir. Madem ki 5 ile 10 yıllık bir vizyon olarak değerlendiriyoruz, olmalıdır diye ifade edeyim.

Peki Yıldız Holding’de karar alma süreci nasıl işliyor, kimler kararları alıyor?

Godiva kararının alınması sürecinde çok küçük bir yönetici kitlesi bu işle meşgul oldu. Böyle büyük alımların kararında tabii 25 bin kişiyi toplayıp “Arkadaşlar biz Godiva’ya teklif vereceğiz” demek mümkün değil. Murat Bey(Ülker), aslında kimlerle paylaştığını da bilmiyorum ama dar bir çerçevede bu kararı aldı. Mümkün olduğu kadar da gizli yürütmek lazımdı tabii. Hatta Murat bey gazetelerden öğrendiğimize göre “Babama bile söylemedim, babamın bile haberi yoktu” demiş. Sürecin gizli yürütülmesinin gerektiğine dair bir göstergeydi bu cümlesi.

Gizli de tutuldu zaten..

Gizli tutuldu, evet. Hatta basının haber almaması eleştirildi bazı çevrelerce. Türkiye içindeki alımlarda genel müdürler ve grup başkanlarıdır günlük hayatı yürüten. Ama tabii bu gibi alımlarda son karar verici merci icra kuruludur. Son karar netice itibariyle icra kurulu başkanı Murat Bey’in. Zaten Yıldız Holding bir aile şirketidir. Ailenin her şirkette ortaklığı var, dolayısıyla Yıldız Holding’in de her şirkette ortaklığı var. Tabii bu son karar da aile içinde tartışılmıştır diye düşünüyorum.

Şimdi global düzlemden yerel düzleme geçelim isterseniz…Ülker’in başarısının sırlarından biri de yurt çapındaki dağıtım ağının çok güçlü olması. Ülker bunu nasıl başardı, nasıl böyle bir dağıtım ağına sahip oldu?

Bu başarı, Sabri Ülker bey’in bilfiil çalıştığı ve neredeyse tek adam olduğu zamanlardaki muhteşem bir öngörüsünün sonucudur. Eskiden alımlar şöyle olurdu: Küçük bakkallar vardı; toptancıların sayısı da çok azdı. Toptancılar farklı malları farklı bakkallardan alırlardı. Sabri Bey ileriyi öngörüyor ve toptancılarla geçiyor temasa. Her bölgede bir toptancıyla çalışıyor.

Hangi yıllarda oluyor bu dediğiniz?

1950’ler ve 60’ların başı… Sabri Bey toptancılarla çalışmaya başlıyor ve onlar da sipariş topluyor. Bir gün teker teker ziyaret ediyor bütün bu toptancıları Sabri Bey ve onlara “Artık müşteri sizin ayağınıza gelmeyecek, siz müşterinin ayağına gideceksiniz” diyor. Hepsi tepki gösteriyor, “ne güzel satıyoruz böyle, bize geliyorlar. Nereden çıktı eski köye yeni adet?” diyorlar. “Bundan sonra böyle” diyor Sabri Bey. Devrimci bir atılımdır bu ve Türkiye’de yaptığı bir devrimdir. Başka bir şirketin böyle bir atılım yaptığını hatırlamıyorum ben. Temel orada atılıyor. Şimdi bizim bir tane değil, birden fazla dağıtım teşkilatımız var. Mesela bisküvi ve onun çevresindeki ürünleri bir teşkilatımız dağıtır. Çikolata başta olmak üzere bazı ürünlerimizi bir başka teşkilatımız dağıtır. Gazlı içecekleri ve suyu ise bir başka şirket. Bu böyle uzayıp gider… Bizim bin 88’den fazla ürünümüz ve 1502den fazla markamız var. Bunların hepsini toplayıp bir kamyonla taşımak zaten fiziksel olarak mümkün değil. Şimdi 5 ile 6 bin arasında dağıtım aracımız dolaşıyor Türkiye’yi.

Ülker’in Türkiye pazarındaki son alımlarına ilişkin toparlayıcı bir değerlendirmenizi alalım…

Önce basında çıkan haberlerle ilgili bir düzeltme yapayım. Doğa ve Oba çay firmalarıyla görüşmeler devam ediyor. Ama “Nasıl olacak?” derseniz, tamamı bize ait olacak şekilde görüşmeler devam ediyor. Belki küçük hisseleri olabilir tabii. Fakat tamamı bize ait olmasına rağmen, onlar da şirketlerini de kendileri yönetecekler. Yani Metehan(Berktaş) Bey ve Feryal(Menemenli) Hanım işlerinde devam edecekler.

Süt sektörüne gelirsek… 2007’ye girerken yalnızca bir tane süt fabrikamız vardı, Pamukava’daki AkGıda. Ana markamız malum: İçim. Biz daha sonra, 2007’nin Ekim-Kasım aylarında Karaman’da 500  ton kapasiteli bir fabrikayı devreye soktuk. Pamukova’daki tesisimizin kapasitesi bin 600 ton. Yeni devreye giren tesislerle birlikte kapasitemiz şu anda 2 bin 100 tona çıkmış durumda. Ayrıca bu yıl bir süt fabrikası da açmayı planlıyoruz. Yıl sonunda 2 bin 600 tonluk bir kapasiteye ulaşmayı hedefliyoruz. Ayrıca geçen yıl 50 milyon dolar maliyetle yeni bir çikolata tesisi inşa ettik.

2007’de çok önemli bir sahaya daha girdik bunların yanı sıra. Kişsel bakım, çocuk bezi ve kadın pedi sahasına girdik Baby Star markasıyla. Bu alandaki gelişimimizi sürdürmeyi amaçlıyoruz.

Fonksiyonel gıda pazarında da yatırımlarınız var. Öte yandan Türkiye’de mevzuat yüzünden sağlıklı ürün pazarındaki firmalar sıkıntı yaşayabiliyor. Türkiye’deki sıkı kurallar yüzünden Danone bu işten vazgeçti. Ülker de revize edecek mi bu pazardaki faaliyetlerini?

Fonksiyonel gıdaya devam ediyoruz, şu anda Pazar lideriyiz. Türkiye’de 5 milyon dolarlık bir Pazar oluştu. Burada en büyük sıkıntımız, fonksiyonel gıdanın sağlık üzerindeki yararlarını reklamlarda ve iletişimde çok net bir şekilde anlatamama sorunu. Bunun dışında bir sorunumuz yok. Ama bu tabii yeni oluşan bir pazar Türkiye’de. Yavaş büyüyecek, sabırlı olmak lazım.

Spordaki yatırımlarınız… Farklı isimler altında üç kulübün sponsorusunuz

Biliyorsunuz biz geçen yıl baskette Ülkerspor’un faaliyetlerini durdurduk. Alpella’yı devreye soktuk bir altyapı takımı olarak. Ama esas önemli olan basketbolda “Üç Büyükler”e sponsorluğumuz…

Bunun geri dönüşü son derece iyi oldu, ticari bir olay bu netice itibariyle. Üç büyük kulüp basketbolda eziliyordu, bunlar canlandı. Bu kulüplerin seyircileri, dolayısıyla basketbolu seyredenlerin sayısı arttı. Bizim yaptığımız bir işin Türk basketbolunu bu noktaya getirmesi beni özellikle mutlu ediyor. Diğer taraftan futbola desteğimiz devam ediyor. Burada en önemlisi Milli Takım’a verdiğimiz sponsorluk desteği. Beşiktaş’ın formasında göğüs; Galatasaray, Fenerbahçe ve Trabzon formalarında da kol reklamımız var. Birkaç 2. lig kulübüyle de göğüs sponsorluğumuz devam ediyor.

Peki futbolda da, basketbol ligindeki eski Ülkerspor gibi, bir takım kurmayı düşünüyor musunuz?

Hayır. Biz baskette bile çekildik, bunun daha iyi olduğunu düşündük. Hem basketbol açısından daha iyi oldu, seyirci arttı. Hem de bizim için daha iyi oldu, böyle daha çok ses çıkıyor. Bu yüzden futbol takımı almayı düşünmemiz mümkün değil.

Galatasaray ve Beşiktaş taraftarlarından serzeniş var mı, “Ülker adını niye Fenerbahçe’ye verdiniz?” diye?

Taraftar her şeyi yapar…Ama diğer taraftan şunu söyleyeyim; biz tesadüfen ilk işimizi Beşiktaş’la yaptık. Üçüncü sezonumuz şimdi Beşiktaş’la. Aynı anda Galatasaray. Cafe Crown’ı aldı. Fenerbahçe yoktu o dönem; o bir deneme sezonuydu bizim içiz. Ama bunu başarılı olduğunu görünce de Ülkerspor’dan çekilip açıkta olan Fenerbahçe’yle anlaştık. Yoksa Murat Bey Fenerbahçeli diye ya da Metin Bey Beşiktaşlı olduğu için olmadı bu sponsorluklar. Ticarette rasyonel aktörler böyle şeyleri göz önüne almaz.

    • Ülker’den A Millilere “Memleket İçin Söyle” sürprizi

      Ülker, resmi sponsoru olduğu A Milli Futbol Takımı’na desteğini bu kez de tüm Türkiye’yle birlikte veriyor. ...

      DEVAMINI OKU
    • Ülker Bisküvi 550 milyon dolarlık tahvil ihraç etti

      Türkiye’nin lider gıda şirketi Ülker Bisküvi, yurtdışına 550 milyon ABD doları değerinde tahvil ihraç etti....

      DEVAMINI OKU
    • Ülker, 2024 yılı ilk çeyrek finansallarını açıkladı

      Türkiye’nin lider gıda şirketi Ülker Bisküvi, 2024 yılının ilk çeyreğini 19,6 milyar TL ciro ile bitirdi. Ülker’in Türkiye ve yurt dışı operasyonları büyümeye devam etti. ...

      DEVAMINI OKU
    • Ülker, ‘memleketini kalbinde taşıyanları’ Euro 2024 coşkusunda buluşturuyor

      Futbolseverlerin sabırsızlıkla beklediği Avrupa Futbol Şampiyonası’na geri sayım sürerken, A Milli Futbol Takımımızın resmi sponsoru Ülker, duygu dolu bir reklam filmine imza attı. Reklam filminde “Memleketin yeri, kalbimizin içi" sloganı ile Ülker, Türkiye aşkını her nerede olursa olsun kalbinde taşıyanlara sesleniyor. ...

      DEVAMINI OKU