HABERLER

Fenerbahçe Ülker’e çok teşekkürler

Yazımıza teşekkürler diyerek başlıyoruz, çünkü iyisiyle kötüsüyle, güzel bir Avrupa yolculuğuna götürdü bizi Fenerbahçe Ülker. Siena karşısında o yolculuk beklenmedik bir şekilde sona erdi.

Siena’nın turu geçmesi esasında iki takımın tecrübesine ve geçmişine baktığımızda beklenmeyen bir olay değildi. Ancak Fener’in, elendiği maçtaki oyununu biz hakikaten beklemiyorduk. Siena’da takımımızın direndiğini ve rakibi zorladığını gördük. Evinde bunun bir seviye daha iyisini bekliyorduk. Ancak maç boyunca bir kez bile öne geçemedi. Bu son maça tek başına bakmak ve değerlendirmemizi onun üzerinden yapmak yanlış olur. İki maçı birden değerlendirmemiz lazım. İkinci maça Siena 1-0 önde olmanın verdiği rahatlık ve güvenle çıktı. Maça da iyi başlayınca ve Fener’in ilk basketini bulması iki dakikadan fazla sürünce, iyi bir avantaj yakaladı ve tecrübesiyle, o avantajı maç boyunca korudu. Solomon’ın ikinci yarının başındaki basketi skoru 36-37’e getirdi ve 0-0’dan bu yana, Fenerbahçe Ülker ilk kez bu kadar yaklaşmıştı rakibine. Siena’nın tepkisi ise 16-0’lık bir seri oldu.

Avantajı koruyamadık

Fenerbahçe treni ilk maçta kaçırdı diyebiliriz. Siena o maça rakibini küçümsememek için büyük çaba sarf ederek çıktı. Fener’in daha önce deplasmanlarda Roma, Partizan, Aris gibi takımları yenmiş olmasının da verdiği bir tereddüt, bir endişe vardı ev sahibi takımda. Ancak üçüncü çeyreğin sonlarına doğru elde edilen üç sayılık avantajı koruyamadık. O maçta yapılan 21 top kaybı galip gelmemizi engelleyen en önemli faktördü. Euroleague’in resmi istatistiklerinde bizim 21 top kaybımız yer alırken, Siena’nın da 22 top çaldığı belirtiliyordu. O ekstra topu Siena’nın kimden çaldığını çözemedim, ama hemen hemen tüm top kayıplarımızın onların hücumunu başlattığını ve hem kolay sayılar bulmalarına, hem de savunmadaki o bitmez tükenmez enerjilerini ve yardımlaşmalarını ateşlediğini söyleyebiliriz.

Seyirci 4. hakem gibi!

Boy ve fizik avantajımız vardı ve bu ribauntlara yansıdı (37-31) ama pota altı ve üç saniye koridorundan bulunan sayılara yansıyamadı. Genç uzunlarımızın bu kadar iyi kapanan ve sıkıştırmalara gelen bir takım karşısında, sırtı dönük oyunlarında ne kadar daha yol almaları gerektiği çok belirgin bir şekilde kendini gösterdi. Özellikle NBA potansiyeli olan Semih ve Ömer Aşık sanıyorum ki bu iki maçta eksiklerini çok daha iyi gördüler. Siena, Avrupa’nın en sert oynayan takımlarından. Bir zamanlar ülkemize Michael Scaerce vardı. Onun için ‘Kulağını kaşırken bile faul yapıyordu’ derlerdi. Siena’da Stonerook adında bir oyuncu var. Maçın her anında, rakibine orada olduğunu hissettiriyor. Omuz atıyor, dizini çıkarıyor, vücudunu dayıyor. Siena savunmasının Romain Sato ile birlikte kilit ismi. Palamensana Salonu her maçta tıklım tıklım dolmasa, seyirci oyunu bu kadar iyi okuyarak tepki koymasa, Siena bu kadar sert oynayamaz. Seyirci sadece takımın altıncı adamı değil, aynı zamanda maçın da dördüncü hakemi. Abdi İpekçi’ye bakıyoruz salon dolmamış bile. Seyirci şarkılarıyla, diğer büyüklere göndermeleriyle orada olduklarını hissettiriyor. Ama maçın içinde değiller. Sadece, Terrance Kinsey’nin inanılmaz smacından sonra kısa bir süre için maçın içine girdiler. Orada da Siena onları tekrar maçın dışına itmeyi başardı.

Solomon’u kilitlediler

Fener’in bazı zaafları var. Bunları bu kadar uzun bir maratonda herkes ezberliyor. Mesela bu sezon sadece ikinci kez Ksistof Lavrinovic ilk beş başladı. Nedeni ise ekibimizin, dışarıya çıkıp, şut atabilen dört numaraları savunmakta ne kadar aciz kaldığından. Nitekim de öyle oldu. Lavrinovic maça en iyi başlayan isimdi ve Fenerbahçe hiçbir zaman bu maç benim maçım diyemedi. Solomon’u da genelde kendisinden 10 santim uzun ve kendisi kadar çabuk olan Afrikalı Sato ile tam saha karşıladı ve yarı sahadan itibaren Stonerook başta olmak üzere hemen ona yardım getirdi. Solomon hiçbir zaman bir ritim bulamadı, takımını coşturamadı. O oyundan düşürülünce, takımımızda onun yaptığını yapabilecek ikinci bir alternatif olmadığı için kaptansız bir gemi gibiydik.

Tanjevic’i kutlamak lazım

Coach Bogdan Tanjevic çok eleştiriliyor olabilir, ancak Euroleague karnesine baktığımız zaman beklentileri aşan bir takımı yönettiğini kimse inkar edemez. Bu açıdan alkışı hak ediyor. Ancak önceki gün hiç de hazır gözükmeyen Mirsad’a bu kadar şans vermesi bizi biraz şaşırttı. İkincisi de Solomon’un performansı ne olursa olsun, Amerikalılar’ın bir sözü vardır ‘Dansa seni kim getirdiyse, son dansı onunla yapacaksın’ diye. Fener’in buraya gelmesindeki en büyük nedenlerin başında Solomon geliyor. O zaman son dansı da onunla yapacaksın. Hem İtalya’da, hem de Abdi İpekçi’de Fener’in bir ateşleyiciye ihtiyacı olduğu kritik son dakikalarda Solomon dansa kaldırılmayı kenarda bekliyordu. Her şeye rağmen, Fenerbahçe Euroleague’de çok iyi bir ilk adım attı. Eksiklerimizi ve yanlışlarımızı görerek, doğru değerlendirmeleri yaparak, bu adımın devamı önümüzdeki yıllarda gelirse, Sarı-Lacivertliler bugüne kadar Efes dışında hiçbir takımımızın gidemediği yerlere gider. Türk basketbolu o yolculuğa hazırdır diye düşünüyorum.
    • Ülker 2023 finansal sonuçlarını açıkladı

      Türkiye’nin lider gıda şirketi Ülker Bisküvi, 2023 yılını 56 milyar TL ciroyla kapattı. Şirket 2024 yılında da faaliyet gösterdiği pazarlardaki liderliğini ve güçlü büyümesini devam ettirmeyi hedefliyor....

      DEVAMINI OKU
    • “Ülker Apartmanı” sakinleri tüm Türkiye’ye kapılarını açıyor

      “Ülker Apartmanı” sakinlerinin birbirinden keyifli anlarının ekrana yansıyacağı yeni reklam filmi serisinin tanıtım filmi izleyicilerle buluştu. ...

      DEVAMINI OKU
    • Afra Saraçoğlu Ülker Çikolata’nın yeni reklam yüzü oldu

      Türkiye’nin 1 numaralı çikolata markası Ülker Çikolata’nın* yeni reklam kampanyasında, yıldız oyuncu Afra Saraçoğlu rol aldı. ...

      DEVAMINI OKU
    • Ülker’den robot projesi

      Üretimden insan kaynaklarına, performans yönetiminden satışa kadar dijitalleşme ve teknoloji yatırımlarına hız veren Türkiye’nin lider gıda şirketi Ülker, Gebze Fabrikası’nda 20 otonom mobil robotu devreye aldı. Ham madde ve ambalaj başta olmak üzere 2 bin 600 çeşit malzemeyi taşıyabilen robotlar, fabrikada üretim verimliliğini ve maliyet avantajını artıracak. ...

      DEVAMINI OKU